1 TEMMUZ KABOTAJ VE DENİZCİLİK BAYRAMI
Emekli Koramiral Ekmel
TOTRAKAN
30
Haziran 2024
Değerli Dostlarım,
İşte yine geldi, kutlanmada önemine rağmen "yetim"
bıraktığımız bir bayram olan "1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramımız".
Oysa bu Bayram, Osmanlı'nın yabancılara "Büyük Abilik"
taslattırılarak “Lütuf”[1]
olarak verdiği, ama sonraları karada ve denizde kendi hükümranlığını derinden
etkileyen, bir yerde de "kanını sömüren" ve kaldırılamaz haklara dönüşen, kaldırılmak
istense de bu hakkı giderek artan bir şekilde elde eden devletlerin Osmanlı'nın
karşısına topluca dikilmesi ile devamı önlenemeyen bu hakların, 3 sene süren
"Müdafa-i Hukuk" savaşımız sonunda, Lozan'da Mustafa Kemal Paşa'nın
(Atatürk) buyrukları ile İsmet İnönü tarafından, bazılarının beğenmediği (!)
Lozan Antlaşmasına attığı imza ile kaldırtılmış olması ile artık kutlanması
gerek bir "Bayram" olarak kabul edilmiştir.
Bu Bayram, çocukluğumdan beri bir deniz kenti olan Karşıyaka/İzmir
sahilindeki kutlamalar, Deniz Lisesi ve Harp Okulu zamanlarımda, Beşiktaş
Barbaros Hayrettin Paşa türbesinin bulunduğu alandaki katıldığım kutlamalar ve
deniz ile ilgili kurumların bugünlere nazaran, daha çok önem verdikleri
uygulamalar, yine de öneminin anlaşıldığını kanıtlayan bir şekilde kutlanırdı.
Bu kutlamalar ne yazık ki zamanla, kör-topal devam ede ede, artık sadece deniz
kentlerindeki liman başkanlarının 1-2 personeli ile Atatürk heykellerine
sundukları çelenklere kalmıştır. Oysa yabancılara Kapitülasyon ve peşi sıra
gelen verilmiş olan diğer haklar, sadece Deniz ile ilgili değildi ki. Bu haklar
ülkemizin tüm hayatı içine girip, sanki bizleri o konularda esir almış gibi
idiler. Bu nedenle bu önemli Bayramın neden yurt genelinde kutlanmadığını
bugüne kadar bir türlü anlayamamışımdır.
Aşağıda 2019 yılında bu konuda kaleme aldığım bir yazımı, bu giriş
yazımın bir ayrıntısı olarak, o zamanlardan bu yana bir şey değişmediği için
tekrar takdirlerinize sunuyorum. Bu büyük ama kutlanmağa, kutlanırken
anlaşılmağa çok ihtiyacı olan bu önemli Bayramımızı kutlarken, gelecek
nesillere aktarılmasında, her kademede yeteri kadar önem verilmesini diler,
selam ve sevgiler sunarım.
* * *
Emekli Koramiral Ekmel
TOTRAKAN
1
Temmuz 2019
Değerli Dostlarım,
Kabotaj Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 1 Temmuz (1926) günü,
bildiğiniz üzere Kabotaj ve Denizcilik Bayramı olarak kutlanır[2].
İlk Osmanlı padişahları daha çok Batılı tüccarların Osmanlı topraklarında
ticaret yapmasını kolaylaştırmaya dönük ekonomik ayrıcalıklar verme yoluna
gittiler. Ragusa (https://tr.wikipedia.org/wiki/Ragusa,_İtalya) adlı İtalyan
şehrine 1365'te sağlanan olanaklarla başlayan bu süreç, daha sonra Cenovalı ve
Venedikli tüccarların benzer haklar elde etmesiyle sürdü. Fatih Sultan Mehmet
1453'te İstanbul'u fethedince, Bizans’ın daha önce Avrupalı tüccarlara tanımış
olduğu ayrıcalıklarını bazı küçük sınırlamalar koyarak korudu. Kapitülasyonların, Osmanlı topraklarındaki
yabancıların statüsünü de düzenleyen kapsamlı bir nitelik kazanması, Kanuni
Sultan Süleyman döneminde Fransa ile yapılan sözleşmeyle başladı. Kanuni ile
birlikte Karasal ayrıcalıklara bir de denizsel ayrıcalıklar ilave edildi.
Osmanlı Devleti'nin egemenliğini sınırlayan ve zamanla Osmanlı ekonomisinin
gelişmesini köstekleyen kapitülasyonların olumsuz sonuçları, XIX.yy'da daha
belirgin hale geldi. Yerli sanayi dalları kapitülasyonların korunması altında
ülkeye giren yabancı mallarla rekabet edemeyerek çökme noktasına kadar vardı.
Eşit olmayan gümrük ve vergilendirme koşulları, yerli girişimcilerin büyük
zarar görmesine yol açtı. Kabotaj hakkının yabancılara bırakılması nedeniyle,
Türk gemiciler kendi karasularında gemi işletemeyecek duruma düştü. Osmanlı
kıyılarında yürütülen balıkçılık ve süngercilik bile, yabancıların tekeline girdi. Kapitülasyonlara bağlı olarak Osmanlı
topraklarındaki yabancı uyruklar, insan hakları ve bireysel özgürlükler
bakımından üstün ve ayrıcalıklı bir konum kazandılar. Bir Fransız pasaportu
taşımak, yabancılara her türlü kovuşturma ve her türlü hukuki yükümlülükten
kurtulma olanağı sağlıyordu.
Yukarıda da belirtildiği üzere evvela 1365’lerde verilmeğe
başlayan bu haklar, her Osmanlı Hükümdarı zamanında, ne yazık ki giderek
genişletilmiştir. Bunun Osmanlı'ya verdiği zararlar geç de olsa anlaşılmağa
başlandığı zamanlarda kaldırılmağa çalışılsa da yabancı devletlerin şiddetli
itirazları karşısında bu gayretler bir işe yaramadı. Yani, "Elini veren, kolunu
kaptırmıştı".
I. Meşrutiyet döneminde iktidara gelen İttihat ve Terakki
Cemiyeti,1914'te Birinci Dünya Savaşı'na hazırlanırken, Kapitülasyonları tek
yanlı olarak kaldırdığını açıkladı. Bu karara aralarında Osmanlı Devleti'nin
müttefiki Almanya'nın da bulunduğu Avrupa ülkeleri, yine hemen tepki gösterdi.
Savaşta uğranan yenilginin ardından ise 1920'de İmzalanan Sevr Antlaşması'nda
Kapitülasyonların yeniden yürürlüğe konmasına ilişkin bir maddeye de yer
verildi.
1983-1984 yıllarında Yüksek Denizcilik Okulu Komutanlığım
esnasında, 1908 yılında (E)Deniz subayı olan Yzb.Hamit Naci tarafından,
Türkiye'nin bence ilk özel okulu olarak kurulan bu okulun,kuruluş ve mezuniyet
kutlamalarının, kuruluş tarihi olarak bilinen 1908 tarihi tarihi ile ayni anda
yapılması dikkatimi çekmiş ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Lalahan arşivlerinde
yaptırmış olduğum bir araştırmada, Abdülhamit'in Yüksek Denizcilik Okulu'nun
kurulması ile ilgili olarak bir fermanına rastlanılmıştı. Fermanda "Artık
denizlerimizde, fenerlerimizde, liman ve gemilerimizde yabancıların kullanımına
dur denile,öyle bir mektep açıla ki o mekteplerden mezun olanlar buraları donata"
yazılı idi.[3]
Bu Ferman üzerine, Heybeliada'da bulunan Deniz Harp Okulunda
"Ticaret-i Bahriye Kapudan ve Çarkçı Mekteb-i Alisi, Şube-i Mahsusası"
adı altında, 5 Aralık 1884 te şimdiki Yüksek Denizcilik Okulu'nun ilk olarak
açılmış olduğu anlaşılmış oldu. Abdülhamit'in bu mantığı aslında,
"Kabotaj" ile eş anlamlıdır. Hükümdarlığının başlarında 2 tane
Denizaltı satın almak, böyle bir eğitim kuruluşunun açılışına ön ayak olmak
gibi faydalı işlere imza atmış olan vesvese kurbanı II. Abdülhamit, bu
devrimsel etkinliklerini devam ettireceğine, Abdülaziz'den aldığı o muazzam
donanmayı Haliç'te çürümeğe mahkûm etmiştir. Bu çürüme aslında kendi zamanında
Osmanlı'nın 1,6 milyon km2 den fazla toprak kaybetmesi yanında,
Deniz ve Denizcilik kültürümüzün de çürümesi demekti. Paranız olduğu zaman
istediğiniz teknolojiyi anında satın alabilirsiniz ama, onu kullanmak için
gerekli olan kültür ve eğitimi elde etmek seneler alır.
1926 yılına kadar Kabotaj hakkımız geri alınamamış ve yabancılara
verilen haklar yine yürürlükte kalmıştır. Ama ilgili devletlere 24 Temmuz 1923
tarihli Lozan Antlaşması'nın 23. maddesiyle kapitülasyonların bütünüyle
kaldırılması kabul ettirilmiş oldu. 19 Nisan 1926 tarihinde kabul edilen 1
Temmuz 2026 tarihinde yürürlüğe giren 815 sayılı Türkiye Sahillerinde
Nakliyat-ı Bahriye (Kabotaj) ve Limanlarla Karasuları Dahilinde İcra-i Sanat ve
Ticaret Hakkında Kanun[4]
ile kabotaj hakkı Türk yurttaşlarına bırakıldı.
Kapitülasyonlar, bir ülkenin savaşsız olarak ticaret, hukuk, insan
hakları vb. gibi alanlarında, kendi vatandaşlarını hiçe sayarak, yabancılara
ayrıcalıklar tanımak üzere imzaladığı bir “Teslim” belgesidir. Ama ne yazık ki,
vatandaşlarımızın çoğunluğu bugünü, nasıl bir devrim olduğunun farkında
olmadan, sadece bir bayram havasında kutlamaktadır. İsterseniz, elinizde
mikrofonla çıkın meydanlara ve eğitim seviyesi farkı gözetmeksizin bugünün
neden önemli olduğunu vatandaşlara sorun bakalım ne cevaplar alacaksınız? Önemli
plan, bugünün, sadece yağlı kazık, deniz sporları, denizde eğlenceler bayramı
olmadığının, Atatürk'ün yabancılara attığı en büyük tokatlardan biri olduğunun,
ülkemize ne gibi yararlar sağladığının, özellikle çocuklarımızın beyinlerine
yerleştirilmesi gerekmektedir. Hatta diğer bayramlara yapılan ek tatillerden bir
gün tasarruf edilerek, bu önemli günü de resmî tatil yapsak ne olur sanki? Bu
bayram, sadece Atatürk anıtlarına çiçek sunmakla geçiştirilmeyecek kadar
önemlidir. Unutmayalım ki, İngiltere’yi “United
Kingdom (Birleşik Krallık)”
yapan ve hala öyle anılmasını sağlayan da O’nun denizcilik anlayışı ve Deniz
Kuvvetleridir.
Bugünü bizlere kazandıran ve Lozan'da bu hakkın geri alınmasını
kaydettiren Atatürk ve İsmet Paşa'yı saygı ve minnet ile anıyor, tüm deniz
şehitlerimize rahmetler, Mavi Vatan sevdalılarına da hayırlı seyirler
diliyorum. Kabotaj ve Denizcilik Bayramımız kutlu olsun.
[1] Değer ve önem verilen
birinden gelen iyilik, kayra
[2] Günümüzde çoğunlukla
1Temmuz için “Denizcilik ve Kabotaj Bayramı” deniliyor. Ben her zaman ve her
yerde “Kabotaj ve Denizcilik Bayramı” diyerek Kabotajı öne çıkarmayı
amaçlıyorum.
[3] Bu ferman, Komutanlığım
esnasında Okula bir müze kazandırmak için başlatılan çalışmalar esnasında müze
olarak ayrılan küçük bir salonda çerçevelenerek asılmış idi.
[4] https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.3.815.pdf
Yorumlar